top of page

Kanun ve Yargıtay Kararları Uyarınca Boşanma Nedenleri Nelerdir?

Boşanma ve Velayet
Boşanmayla evlilik sona erer, ebeveynlik değil.

Evlilik birliği, toplumun temel taşı olarak hem Anayasa hem de özel kanunlarla güvence altına alınmıştır. Anayasa’nın 41. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, "Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar." Kartal Boşanma Avukatına danış.

Evliliğin tarafları olan eşlerin hak ve yükümlülükleri ise Türk Medeni Kanunu’nda belirlenmiştir. TMK’nın 185. maddesi uyarınca, “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocuklara birlikte bakmakla yükümlüdür.” Yine TMK'nın 186. maddesi uyarınca, "Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” Ancak kimi zaman, eşler arasında yaşanan derin uyuşmazlıklar, kanunda sayılan bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya başkaca sebeplerle evlilik birliği, taraflar açısından çekilmez bir hale gelir ve bu noktada, hukuk düzeni boşanma yolunu bir çözüm olarak tanır.

İstanbul boşanma avukatı ile boşama davanızın başarıyla sonuca ulaşmasısını sağlayın.

A. BOŞANMA SEBEPLERİ

Türk Medeni Kanununun 161-165 . maddelerinde "özel" ve 166. maddesinde "genel" boşanma sebepleri olmak üzere iki ana başlık altında düzenlenmiştir. Bu ayrım yalnızca sebeplerin niteliğini değil, aynı zamanda ispat yükümlülükleri ve davanın hukuki sonucunu da doğrudan etkiler. Özel sebeplere dayanan boşanma davalarında, davacı eşin yalnızca özel sebebin gerçekleştiğini ispatlaması yeterlidir; karşı tarafın kusurlu olup olmadığını ayrıca ispatlamasına gerek bulunmaz. Bu konuda boşanma konusunda uzman kadromuz sizlere yardımcı olacaktır.

Buna karşılık, "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" gibi genel boşanma sebebine dayalı davalarda, hem davacının hem de davalının kusur durumları önem arz etmektedir. Mahkeme, tarafların davranışlarını, evlilik içi sorunları ve kusur derecelerini dikkate alarak bir değerlendirme yapar ve ancak bu değerlendirme sonucunda boşanmanın koşullarının oluşup oluşmadığına karar verir.


1. BOŞANMANIN ÖZEL SEBEPLERİ

1.1. ZİNA:

Türk Medeni Kanununun 161. maddesi 1. fıkrasında "Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir." denilmek suretiyle özel bir boşanma sebebi olarak düzenlenen zinanın kanunda tanımı yapılmamıştır. Ancak öğretide zina, evlilik birliği içerisinde eşlerden birinin karşı cins ile bilerek ve isteyerek cinsi münasebette bulunması olarak tanımlanmaktadır. Bu tanıma göre söz konusu cinsi müasebetin isteyerek gerçekleşmediği, örneğin eşin kaçırılarak tecavüze uğraması halinde zinadan söz edilmesi mümkün değildir. Yine tanımdan yola çıkarak eşlerden birinin eşcinsel birliktelik yaşaması halinde zina söz konusu olmayacak, TMK madde 163'te düzenlenen haysiyetsiz hayat sürme boşanma sebebine dayanılarak boşanma davası açılabilecektir.


TMK'nin 161. maddesi 2. fıkrasında "Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer." düzenlemesiyle zina sebebine dayaranak boşanma davası açılabilmesi için 6 ay ve 5 yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür. Buna göre zina fiilinden haberdar olan eşin zina sebebine dayalı olarak öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde dava açması gerekmektedir. Zina fiilinin işlendiği tarihten 5 yıl sonra öğrenilme halinde ise zina sebebine dayalı olarak boşanma davasının açılması mümkğn olmayacaktır. Ancak zina sebebine dayalı olarak hak düşürücü süre geçmiş olsa dahi TMK madde 166 uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanılarak boşanma davasının açılabilmesi mümkündür.


TMK'nin 161. maddesi 3. fıkrası uyarınca"Affeden tarafın dava hakkı yoktur." Yani zina fiilinden haberdar olup da eşini affeden kimsenin zina sebebine dayalı olarak boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır. Af açık veya örtülü bir şekilde olabilir. Ancak zina ffilinin öğrenilmesinden sonra eşlerin birlikte yaşamaya devam etmeleri tek başına af olarak yorumlanamaz. Ayrıca fiilin işlenmesinden evvel affedilmesi mümkün olmadığından ancak zina fiili gerçekleştikten sonra eşin affetmesi dava hakkını ortadan kaldıracaktır. Zina eşin zinaya razı olması ve hatta teşvik etmesi af olarak değerlendirilemeyecek olsa dahi açılacak zina davasının "hakkın kötüye kullanılması" sebebiyle reddedilmesine sebep olacaktır.


1.2. HAYATA KAST, PEK KÖTÜ MUAMELE YA DA ONUR KIRICI DAVRANIŞ

TMK'nin 162. maddesi 1. fıkrasına göre; "eşlerden her biri diğer tarafın hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onu kırıcı davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir".

Hayata Kast, eşlerden birinin diğerinin hayatına yönelik kasıtlı bir eylemde bulunmasıdır. Bu eylem sonucunda ölüm gerçekleşmese bile, kastın varlığı bu boşanma sebebi için yeterlidir. Örneğin, eşini zehirlemeye teşebbüs etmek veya öldürme amacıyla fiziksel saldırıda bulunmak bu kapsamdadır. Pek Kötü Muamele, eşlerden birinin diğerine fiziksel veya psikolojik olarak aşırı derecede acı veren, onu ezen, insanlık onuruyla bağdaşmayan davranışlarda bulunmasıdır. Dayak, işkence, aç bırakma, eziyet etme gibi eylemler bu kapsamda değerlendirilebilir. Önemli olan, muamelenin "pek kötü" derecesinde olmasıdır.


Ağır Derecede Onur Kırıcı Davranış ise eşlerden birinin diğerinin şeref ve haysiyetine yönelik olarak yaptığı, onu küçük düşüren, aşağılayan çok ağır davranışlardır. Toplum önünde hakaret etmek, iftira atmak, cinsel tacizde bulunmak gibi eylemler bu kapsamda değerlendirilebilir. Davranışın "ağır derecede" olması ve eşin onurunu kırması önemlidir. Yine zinada olduğu gibi bu sebeplerden biriyle boşanma davası açma hakkı, boşanma sebebini öğrenen eşin bunu öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde eylemin üzerinden beş yıl geçmekle düşer. Affeden eşin dava hakkı yoktur.


1.3. KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME

Madde 163- Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.

Eşlerden birinin, diğer eşin evlilik birliğini sürdürmesini kendisi için çekilmez hale getirecek nitelikte yüz kızartıcı veya utanç verici bir suç işlemesi halinde diğer eş bu sebeb dayanarak boşanma davası açabilecektir. İşlenen suçun niteliği ve ağırlığı, evlilik birliğinin devamını diğer eş için ne derece zorlaştırdığı hakim tarafından takdir edilir. Her suç işleme bu sebebe dayanarak boşanmayı gerektirmez. Örneğin, uyuşturucu madde ticareti yapmak, para karşılığı ilişki kurmak, randevu evi işletmek, zimmet suçu işlemek gibi eylemler genellikle bu kapsama girerken, basit trafik suçları girmez.


Hayrsiyetsiz hayat sürme ise eşlerden birinin toplumun ahlak anlayışına ters düşen, yüz kızartıcı nitelikte ve sürekli bir yaşam tarzı benimsemesidir. Bu yaşam tarzının diğer eş için evlilik birliğini sürdürmeyi çekilmez hale getirmesi gerekir. Örneğin, sürekli kumar oynamak, ayyaşlık, fuhuş yapmak veya fuhuşa aracılık etmek gibi eylemler bu kapsamda değerlendirilebilir. Önemli olan, bu hayat tarzının süreklilik arz etmesidir.


TMK madde 163'te sayılan "haysiyetsiz hayat sürme" ve "suç işleme", TMK madde 161'deki "zina", TMK madde 162'deki "hayata kast", "pek kötü muamale" ve "onur kırıcı davranış" boşanma sebeplerinden farklı olarak, sebeplerin varlığı yeterli olmayıp bu sebeplerden ötürü eşlerin birlikte yaşamasının beklenilmemesi de şarttır.


1.4. TERK

Eşlerden birinin haklı bir nedeni olmaksızın ortak konutu terketmesi veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemesi diğer eş için TMK madde 164 uyarınca boşanma sebebidir. Ancak terk nedeniyle boşanma davasının açılabilmesi için hem kanunda sayılan şartlara uygun bir terk olması, hem de kanunda sayılan usul ve sürelere riayet edilmesi gerekmektedir.

Madde 164- Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.

Kanunda sayıldığı üzere terk fiilinin gerçekleşmiş sayılması için eşlerden birinin, öncelikle evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek maksadıyla diğer eşi terk etmesi veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemesi gerekmektedir. Dolayısıyla haklı bir nedene dayanan eş aelyhine terk eyleminden dolayı boşanma davası açılabilmesi mümkğn değildir. Örneğin Yargıtay, eşlerden birinin, eşin anne babasıyla oturmaya zorlanmasını haklı sebep olarak kabul etmiştir.

"(...) oturmaya elverişli, bağımsız bir evleri yoksa, birlik dışında bulunan eşin bu davranışı haklı sebebe dayanır.(...)"[Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 19.09.2005 tarihli ve 2005/9764 E., 2005/12222 K. ve Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 10.02.2010 tarihli ve 2008/20693 E., 2010/2231 K.]

Ayrıca diğer eşi ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı neden olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılacaktır.

"(...) Terk eden eşin, bu sebebe dayanarak boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır. Diğerini, ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.(...)"[Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 05.05.2004 tarihli ve 2004/4901 E., 2004/5829 K.]

Süre yönünden terk sebebine dayalı olarak boşanma davasının açılabilmesi için; eşin fiilen terk ettiği tarihten itibaren 6 ay sürmüş olması lazımdır. Bu 6 aylık süre dolmadan terk edilen eşin boşanma davası açma imkanı bulunmamaktadır. Ancak dava açmak için zinada olduğu gibi bir üst süre öngörülmemiştir.


Yine terk sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için hakim veya noter marifetiyle terk eden eşe ihtarname gönderilmiş olmadır. Bu ihtarname ile terk eden eşe iki ay içerisinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde terk sebebiyle boşanma davası açılabileceği uyarısında bulunulmalıdır. Bütün bu şartların birlikte gerçekleşmesi halinde ancak terk sebebiyle boşanma davasının kabulü gündeme gelecektir.


1.5. AKIL HASTALIĞI

Madde 165- Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.

Kanun hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere bu boşanma sebebine dayalı olarak boşanma davası açılabilmesi için akıl hastalığının evlilik sırasında var olması, hastalığın iyileşmeyeceğinin resmi sağlık kurul raporuyla ortaya konulmuş olması ve hastalık sebebiyle diğer eş bakımından ortak hayatın çekilmez hale gelmiş olması şarttır.


2. BOŞANMANIN GENEL SEBEPLERİ

Yukarıda boşanma davası açarken başvurulabilecek özel ve genel boşanma sebepleri arasındaki farka kısaca değinmiştik. Özel boşanma sebeplerine dayalı davalarda, davacının yalnızca kanunda belirtilen özel sebebin gerçekleştiğini ispatlaması yeterlidir; bu tür davalarda karşı tarafın kusurlu olup olmadığı ayrıca aranmaz.

Buna karşılık, genel boşanma sebepleri kapsamında yer alan evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumunda, hem davacının hem de davalının kusur durumu önem arz eder. Mahkeme, tarafların evlilik sürecindeki davranışlarını, yaşanan sorunları ve kusur derecelerini değerlendirerek boşanma şartlarının oluşup oluşmadığına karar verir.

Türk Medeni Kanunu’nda genel boşanma sebepleri tek tek sayılmamıştır. Ancak hangi durumların evlilik birliğini temelinden sarstığı, Yargıtay kararları ve yerleşik içtihatlar doğrultusunda, somut olayların özelliklerine göre belirlenmektedir.



2.1. EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI

Şiddetli Geçimsizlik
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası, Türk Medeni Kanunu madde 166’da düzenlenmiştir. 166. maddenin 1. ve 2. fıkrası genel olarak şiddetli geçimsizlik de olarak bilinen evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını düzenlerken 3. fıkrada anlaşmalı boşanma, 4. fıkrada ise fiili ayrılık düzenlenmiştir.
m. 166/1: Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
m. 166/: Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Buna göre açılacak bir boşanma davasında üç temel şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir:

  1. Evlilik birliği temelinden sarsılmış olmalıdır: Eşler arasında saygı, sevgi, güven gibi unsurlar ciddi şekilde zedelenmişse ve birlikte yaşam artık anlamını yitirmişse bu şart gerçekleşmiş sayılır.

  2. Ortak hayat çekilmez hale gelmiş olmalıdır: Evliliğin devamı, eşlerden en az biri için katlanılamaz bir hal aldıysa bu unsur da oluşmuştur. Örneğin, fiziksel veya psikolojik şiddet, ilgisizlik, hakaret, sadakatsizlik gibi nedenler ortak yaşamı çekilmez hale getirebilir.

  3. Davacının kusuru davalıdan ağır olmamalıdır: Davacının kusuru daha ağır ise, davalı taraf boşanmaya itiraz edebilir. Ancak bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evliliğin sürmesinde korunmaya değer bir yarar kalmamışsa, yine de boşanma kararı verilebilir.


2.2. ANLAŞMALI BOŞANMA

m. 166/3: Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

Anlaşmalı boşanma, eşlerin evlilik birliğini sona erdirmek konusunda tam bir uzlaşma içinde olmaları durumunda başvurulan, hızlı ve daha az yıpratıcı bir boşanma yoludur. Evliliğin en az bir yıl sürmüş olması, tarafların boşanma, mal paylaşımı, nafaka ve çocukların velayeti gibi konularda anlaşmış olmaları gerekir. Hâkim, tarafları duruşmada bizzat dinleyerek iradelerinin özgürce açıklandığına kanaat getirdiği takdirde anlaşmalı boşanma kararı verebilir.

Daha ayrıntılı bilgi için Anlaşmalı Boşanma Nedir? Anlaşmalı Boşanma Protokolü Nasıl Hazırlanır? başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.


2.3. FİİLİ AYRILIK


Fiili ayrılık ise, boşanma davasının reddedilmesinden sonra tarafların üç yıl boyunca ortak hayatı yeniden kuramamış olmaları halidir. Türk Medeni Kanunu’nun 166/4. maddesi gereğince, bu sürenin sonunda eşlerden biri yeniden dava açarsa, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve boşanma kararı verilir. Fiili ayrılık, özellikle daha önce açılan dava reddedilmişse ve taraflar bu karardan sonra birlikte yaşamamışsa önem kazanan bir boşanma sebebidir.

m. 166/4: Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

Comentários

Avaliado com 0 de 5 estrelas.
Ainda sem avaliações

Adicione uma avaliação
bottom of page